Japon Edebiyatına Giriş Man’yoshu 3: Aile
Yazar: Dr. Naoki Yamamoto
Çeviri: Merve Yiğit
Man’yoshu, dünyadaki en eski şiir antolojilerinden biridir. Japon edebiyatında önemli yer tutan bu eseri, Japonca ve Türkçe şiir örnekleri ile izah etmeye çalıştık. “Sevgi” temasıyla başlayıp, “tabiat” ile devam eden Man’yoshu serisini “aile” başlığı altında noktalayarak, klasik Japon edebiyatına diğer yazı türleri ile devam edeceğiz. İyi okumalar.
3. Aile
Askerin şiiri:
ちちははが かしらかきなで さくあれて いひしけとばぜ わすれかねつる
chichihaha ga kashirakakinade sakuarete i’ishiketobaze wasurekanetsuru
Kendine İyi bak. Mutlu ol.
Babamla annem başımı sıvazlayıp böyle dedi bana.
Hiçbir zaman unutmayacağım bu kelimeleri.
Hasebe no inamaro
Man’yoshu’daki şiirlerin çoğu imparator ve soylular tarafından yazılmışsa da düşük rütbeli askerler tarafından kaleme alınan örnekler de vardır. Bu şiiri yazan asker, Kyuşu savunması için toplanan bir grup insanın arasında yer almaktaydı.
O zamanlar Japon İmparatorluk Sarayı, Kitakyuşu’yu Koreli korsanların saldırısından korumak amacıyla farklı eyaletlerden insan topluyordu. Hizmet süresi üç yıldı ve herkes silah ile yiyeceğini kendisi getirirdi. Savunmaya katılanlar hizmet sona erdikten sonra, hiçbir koruma olmadan memleketine geri dönmeye çalışırdı ki çoğu, daha evine ulaşamadan vefat ederdi. Hal böyle iken, yukarıdaki şiiri yazan askerin hem babası hem annesi, bunun biricik çocukları ile vedalaşma anlamına geldiğini biliyordu. Nazikçe oğullarının başını okşayıp, ona iyilik ve mutluluk dilediler. Böylece bir asker ne zaman elini başına koysa, orada ailesinin sevgisini hatırlar oldu. Her ne kadar şiir 1300 yıl öncesine aitse de ebeveynlerin asker uğurlarken hissettiği duygu hala aynıdır.
防人に行くは誰が背と問ふ人を見るが羨しさ物思ひもせず
Sakimorini yukuwa tagaseto touhito o miruga tomoshisa monoimo sezu
“Kimin kocası muhafız olarak yola çıkacak” diye soranlara öyle kızıyorum ki
Eşimi askere göndermek zorunda kaldığım için duyduğum üzüntüyü bilmezler.
Muhafız eşi
Bu şiiri, eşi muhafız olarak çağrılan bir kadın yazmıştır. Kocasının ne zaman döneceğini dahi bilmiyor ve gözyaşları içinde ağlıyorken, civardaki komşu kadınlar acaba kimler orduya alınacak diye dedikodu yapıp eğlenmektedir. Bir yanda cahil komşuların verdiği rahatsızlık, öte yanda kocasını bekleyen bir kadının üzüntüsü… Bu şiir, köyün o dönemki ahvali hakkında da bilgi vermektedir.
防人に立たむ騒きに家の妹がなるべきことを言はず来ぬかも
sakimorini tatamu sawakini ie no imu ga narubekikotowo iwazu kinukamo
Askerlik için hazırlanırken öyle meşguldüm ki
eşime çiftlik ile ilgilenmesi tembih etmeyi unuttum. Umarım eşim, çiftlik işleri ile ilgilenir.
Taşrada askerliğe çağrılan insanların çoğu çiftçiydi. Burada Kyuşu’ya gitme hazırlığı içerisindeyken, aceleden eşi ile doğru düzgün konuşamayan bir adamın pişmanlığını dile getirdiği şiiri görüyorsunuz. Büyük olasılıkla uzak bölgede uzun süreli askerlik yapacak olan adam, çiftlikte karısı ile geçirdiği günleri anımsıyor…
Kıymetli küçük kardeşim
わが背子を大和へ遣るとさ夜深けて暁露にわが立ち濡れし
wagaseko o yamato e yaruto sayo hukete akatokitsuyu ni aga tachinureshi
Benim sevgili küçük kardeşim.
Onu gece vakti Yamato’ya dönmek için çıkarken gördüm
Uğurlamak için dururken öyle, şafağın çiyiyle sırılsıklam olmuştum.
Bu şiir, abla ile erkek kardeş arasındaki bağlılığa dairdir. Ablalar için kardeş her zaman kıymetlidir. Yalnızca küçük kardeşin sevimli olduğu çocukluk çağında değil; artık eskisi kadar yüz göz olunmayan ve hatta an gelip de erkek kardeşin tek kelime dahi etmediği o ilk gençlik zamanlarında bile, erkek kardeş abla için özel bir yere sahiptir. Japon imparatorları için de durum bundan farksız değildi.
Yukarıdaki şiir Prenses Oku tarafından Prens Otsu için yazılmıştır. Oku ile Otsu, İmparator Temmu’nun çocuklarıydı. Prens Otsu, bilhassa edebi ve askeri yetenekleri ile diğer prensler arasında dikkat çekiyor ve saygıya mazhar oluyordu. İşbu sebepten, çoğu insan İmparatordan sonra babasının yerini alacağını ümit ediyordu. Ablası Prenses Oku, İmparator Temmu’nun tahta çıkmasıyla aynı dönemde İse Tapınağı’na girmiş ve orada tapınak görevlisi olarak hizmet etmeye başlamıştı.

1. İmparator Temmu (631 - 686)
İki kardeş arasındaki bağ, anneleri Prenses Ota’nın erken vefatı üzerine daha da kuvvetlenmiş olmalıydı fakat asıl trajedi, İmparator Temmu’nun ölümünü müteakip başladı. Denilir ki Prenses Ota’nın kız kardeşi Prenses Sarara, (daha sonra İmparatoriçe Jito olacaktır) oğlu Prens Kusakabe’yi veliaht yapmak istediği için Prens Otsu’yu öldürmeyi planlıyordu. Kendisi için vaktin daraldığını fark eden Otsu, gizlice İse Tapınağı’nda çalışan kız kardeşini görmeye gitti.
Orada neler konuştuklarına dair herhangi bir kayıt yoktur. O zamanlar ikisi de yirmili yaşlardaydı. Prens Otsu, ablasını sevdiğini söyleyip Yamato’ya geri dönmek için gece yarısı tapınaktan ayrıldı. Kardeşinin silueti gecenin siyahına karışıp çoktan yok olmuşsa da Prenses Oku, şafak ağarana kadar onun geçtiği yolları seyretti. O geceki buluşmanın son buluşmaları olabileceğine yönelik tahminleri ne yazık ki gerçek oldu. Babaları İmparator Temmu ölünce, Prens Otsu yakalanıp vatana ihanet suçlamasından idam edildi.
Kardeşinin infaz haberi üzerine Prenses Oku İse Tapınağı’ndaki görevini bırakıp Yamato’ya geri döndü. Aşağıdaki şiirler o dönemde yazılmıştır:
見まく欲り 我がする君も あらなくに なにしか来けむ 馬疲るるに
mimaku hori aga suru kimi mo aranaku ni nanishika kikemu uma tsukaruru ni
Benim sevgili kardeşim
Neden tüm bu yolları geçip geldim ki, o artık dünyada değilken?
Yalnızca atlar yoruldu
Başka da bir anlamı yok.
神風の 伊勢の国にも あらましを なにしか来けむ 君もあらなくに
kamukaze no ise no kuni nimo aramashi o nanishika kikemu kimi mo aranaku ni
İlahi rüzgârın estiği İse’de kalmalıydım.
Ne diye başkente geldim?
Sevgili kardeşim artık bu dünyada yokken.
Erkek kardeşi prenses için hayatın neşesiydi. Kardeşi hayatta değilken Yamato’ya dönmenin ne anlamı vardı? Suçu neydi onun? Geri getirmeliydi onu… Bu şiirde sevgili kardeşini yitiren bir ablanın yasını ve hiçbir şey yapamamanın sebep olduğu öfkeyi hissedebilirsiniz.
磯の上に生ふる馬酔木(あしび)を手折(たお)らめど見すべき君がありと言わなくに
Iso no ue ni hauru ashibi wo taoramedo misubeki kimi ga ari to iwaku ni
Kumsaldaki funda çalısından bir dal koparıp üstündeki çiçekleri sana göstermek istesem de,
Seninle buluştuğuma inanamaz kimse.
Bir kez daha görebilseydim seni, sevgili kardeşim
Prenses Oku, karşılaştığı her şeyi ve güzelliği erkek kardeşi hayattayken onunla paylaşmak isterdi. Bugün şununla tanıştım, bugün şu leziz meyveden yedim, bugün şu hoş çiçeği buldum… Bir gün, kumsalda açan bir çiçek görünce, onu kardeşine göstermek istedi fakat o an, Prens Otsu’nun yaşamadığı gerçeğini acı bir şekilde hatırladı. Yine de bizler, Prenses Oku’yu yaşadığı kaybın ardından salt yas tutan biri olarak görmemeliyiz çünkü o ardında bu şiirleri bıraktı. İhanetle suçlanan Prens Otsu, hakkında konuşulması yasak bir şeye dönüşmüşse de Otsu, prensesisin tek kardeşiydi. Prenses ona duyduğu sevgi ve hüznü şiirlere taşıyarak, Otsu’nun suçlu değil, normal bir insan olduğunu bilmemizi sağladı. Bu şiir dizisi, prensesesin Prens Otsu’yu tarihe geçirmek için sergilediği cesur tavrından başka bir şey değildir. 21.yy’da yaşayan bizler bu vesile ile abla ve kardeş arasındaki bağdan haberdar olup, hala onların ruhu için dua edebiliyoruz.